fındık kırmak

Turkish

Verb

fındık kırmak (third-person singular simple present fındık kırar)

1. to crack a haselnut/haselnuts
2. (colloquial) to mess around with women, to indulge in debauchery

Conjugation

Conjugation of fındık kırmak (aorist in -V²r)

Note: Actual conjugations can be more complex than tables below. Compound forms with the auxiliary olmak not shown. See also Appendix:Turkish suffixes#Verbs.

Positive declarative
infinitive			fındık kırmak
impersonal participle	imperfective		fındık kıran
	perfective		fındık kırmış
	prospective		fındık kıracak
personal participle	non-prospective		fındık kırdığım	fındık kırdığın	fındık kırdığı	fındık kırdığımız	fındık kırdığınız	fındık kırdıkları
	prospective		fındık kıracağım	fındık kıracağın	fındık kıracağı	fındık kıracağımız	fındık kıracağınız	fındık kıracakları
verbal noun			fındık kırma
way of doing			fındık kırış
			singular			plural
			1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	fındık kırarım	fındık kırarsın	fındık kırar	fındık kırarız	fındık kırarsınız	fındık kırarlar
		imperfective	fındık kırıyorum	fındık kırıyorsun	fındık kırıyor	fındık kırıyoruz	fındık kırıyorsunuz	fındık kırıyorlar
	past	perfective	fındık kırdım	fındık kırdın	fındık kırdı	fındık kırdık	fındık kırdınız	fındık kırdılar
		imperfective	fındık kırıyordum	fındık kırıyordun	fındık kırıyordu	fındık kırıyorduk	fındık kırıyordunuz	fındık kırıyorlardı (or fındık kırıyordular)
	future		fındık kıracağım	fındık kıracaksın	fındık kıracak	fındık kıracağız	fındık kıracaksınız	fındık kıracaklar
inferential	perfective		fındık kırmışım	fındık kırmışsın	fındık kırmış	fındık kırmışız	fındık kırmışsınız	fındık kırmışlar
	aorist		fındık kırarmışım	fındık kırarmışsın	fındık kırarmış	fındık kırarmışız	fındık kırarmışsınız	fındık kırarlarmış (or fındık kırarmışlar)
	imperfective		fındık kırıyormuşum	fındık kırıyormuşsun	fındık kırıyormuş	fındık kırıyormuşuz	fındık kırıyormuşsunuz	fındık kırıyorlarmış
conditional	simple		fındık kırsam	fındık kırsan	fındık kırsa	fındık kırsak	fındık kırsanız	fındık kırsalar
	perfective		fındık kırsaydım	fındık kırsaydın	fındık kırsaydı	fındık kırsaydık	fındık kırsaydınız	fındık kırsaydılar
optative			fındık kırayım	fındık kırasın	fındık kıra	fındık kıralım	fındık kırasınız	fındık kıralar
progressive			fındık kırmaktayım	fındık kırmaktasın	fındık kırmakta	fındık kırmaktayız	fındık kırmaktasınız	fındık kırmaktalar
necessitative			fındık kırmalıyım	fındık kırmalısın	fındık kırmalı	fındık kırmalıyız	fındık kırmalısınız	fındık kırmalılar
imperative				fındık kır	fındık kırsın		fındık kırın	fındık kırsınlar
Positive interrogative
			singular			plural
			1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	fındık kırar mıyım?	fındık kırar mısın?	fındık kırar mı?	fındık kırar mıyız?	fındık kırar mısınız?	fındık kırarlar mı?
		imperfective	fındık kırıyor muyum?	fındık kırıyor musun?	fındık kırıyor mu?	fındık kırıyor muyuz?	fındık kırıyor musunuz?	fındık kırıyorlar mı?
	past	perfective	fındık kırdım mı?	fındık kırdın mı?	fındık kırdı mı?	fındık kırdık mı?	fındık kırdınız mı?	fındık kırdılar mı?
		imperfective	fındık kırıyor muydum?	fındık kırıyor muydun?	fındık kırıyor muydu?	fındık kırıyor muyduk?	fındık kırıyor muydunuz?	fındık kırıyorlar mıydı?
	future		fındık kıracak mıyım?	fındık kıracak mısın?	fındık kıracak mı?	fındık kıracak mıyız?	fındık kıracak mısınız?	fındık kıracaklar mı?
inferential	perfective		fındık kırmış mıyım?	fındık kırmış mısın?	fındık kırmış mı?	fındık kırmış mıyız?	fındık kırmış mısınız?	fındık kırmışlar mı?
	aorist		fındık kırar mıymışım?	fındık kırar mıymışsın?	fındık kırar mıymış?	fındık kırar mıymışız?	fındık kırar mıymışsınız?	fındık kırarlar mıymış?
	imperfective		fındık kırıyor muymuşum?	fındık kırıyor muymuşsun?	fındık kırıyor muymuş?	fındık kırıyor muymuşuz?	fındık kırıyor muymuşsunuz?	fındık kırıyorlar mıymış?
conditional	simple		fındık kırsam mı?	fındık kırsan mı?	fındık kırsa mı?	fındık kırsak mı?	fındık kırsanız mı?	fındık kırsalar mı?
	perfective		fındık kırsa mıydım?	fındık kırsa mıydın?	fındık kırsa mıydı?	fındık kırsa mıydık?	fındık kırsa mıydınız?	fındık kırsalar mıydı?
progressive			fındık kırmakta mıyım?	fındık kırmakta mısın?	fındık kırmakta mı?	fındık kırmakta mıyız?	fındık kırmakta mısınız?	fındık kırmaktalar mı?
necessitative			fındık kırmalı mıyım?	fındık kırmalı mısın?	fındık kırmalı mı?	fındık kırmalı mıyız?	fındık kırmalı mısınız?	fındık kırmalılar mı?
Negative declarative
infinitive			fındık kırmamak
impersonal participle	imperfective		fındık kırmayan
	perfective		fındık kırmamış
	prospective		fındık kırmayacak
personal participle	non-prospective		fındık kırmadığım	fındık kırmadığın	fındık kırmadığı	fındık kırmadığımız	fındık kırmadığınız	fındık kırmadıkları
	prospective		fındık kırmayacağım	fındık kırmayacağın	fındık kırmayacağı	fındık kırmayacağımız	fındık kırmayacağınız	fındık kırmayacakları
verbal noun			fındık kırmama
way of doing			fındık kırmayış
			singular			plural
			1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	fındık kırmam	fındık kırmazsın	fındık kırmaz	fındık kırmayız	fındık kırmazsınız	fındık kırmazlar
		imperfective	fındık kırmıyorum	fındık kırmıyorsun	fındık kırmıyor	fındık kırmıyoruz	fındık kırmıyorsunuz	fındık kırmıyorlar
	past	perfective	fındık kırmadım	fındık kırmadın	fındık kırmadı	fındık kırmadık	fındık kırmadınız	fındık kırmadılar
		imperfective	fındık kırmıyordum	fındık kırmıyordun	fındık kırmıyordu	fındık kırmıyorduk	fındık kırmıyordunuz	fındık kırmıyorlardı
	future		fındık kırmayacağım	fındık kırmayacaksın	fındık kırmayacak	fındık kırmayacağız	fındık kırmayacaksınız	fındık kırmayacaklar
inferential	perfective		fındık kırmamışım	fındık kırmamışsın	fındık kırmamış	fındık kırmamışız	fındık kırmamışsınız	fındık kırmamışlar
	aorist		fındık kırmazmışım	fındık kırmazmışsın	fındık kırmazmış	fındık kırmazmışız	fındık kırmazmışsınız	fındık kırmazlarmış
	imperfective		fındık kırmıyormuşum	fındık kırmıyormuşsun	fındık kırmıyormuş	fındık kırmıyormuşuz	fındık kırmıyormuşsunuz	fındık kırmıyorlarmış
conditional	simple		fındık kırmasam	fındık kırmasan	fındık kırmasa	fındık kırmasak	fındık kırmasanız	fındık kırmasalar
	perfective		fındık kırmasaydım	fındık kırmasaydın	fındık kırmasaydı	fındık kırmasaydık	fındık kırmasaydınız	fındık kırmasaydılar
optative			fındık kırmayayım	fındık kırmayasın	fındık kırmaya	fındık kırmayalım	fındık kırmayasınız	fındık kırmayalar
progressive			fındık kırmamaktayım	fındık kırmamaktasın	fındık kırmamakta	fındık kırmamaktayız	fındık kırmamaktasınız	fındık kırmamaktalar
necessitative			fındık kırmamalıyım	fındık kırmamalısın	fındık kırmamalı	fındık kırmamalıyız	fındık kırmamalısınız	fındık kırmamalılar
imperative				fındık kırma	fındık kırmasın		fındık kırmayın	fındık kırmasınlar
Negative interrogative
			singular			plural
			1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	fındık kırmaz mıyım?	fındık kırmaz mısın?	fındık kırmaz mı?	fındık kırmaz mıyız?	fındık kırmaz mısınız?	fındık kırmazlar mı?
		imperfective	fındık kırmıyor muyum?	fındık kırmıyor musun?	fındık kırmıyor mu?	fındık kırmıyor muyuz?	fındık kırmıyor musunuz?	fındık kırmıyorlar mı?
	past	perfective	fındık kırmadım mı?	fındık kırmadın mı?	fındık kırmadı mı?	fındık kırmadık mı?	fındık kırmadınız mı?	fındık kırmadılar mı?
		imperfective	fındık kırmıyor muydum?	fındık kırmıyor muydun?	fındık kırmıyor muydu?	fındık kırmıyor muyduk?	fındık kırmıyor muydunuz?	fındık kırmıyorlar mıydı?
	future		fındık kırmayacak mıyım?	fındık kırmayacak mısın?	fındık kırmayacak mı?	fındık kırmayacak mıyız?	fındık kırmayacak mısınız?	fındık kırmayacaklar mı?
inferential	perfective		fındık kırmamış mıyım?	fındık kırmamış mısın?	fındık kırmamış mı?	fındık kırmamış mıyız?	fındık kırmamış mısınız?	fındık kırmamışlar mı?
	aorist		fındık kırmaz mıymışım?	fındık kırmaz mıymışsın?	fındık kırmaz mıymış?	fındık kırmaz mıymışız?	fındık kırmaz mıymışsınız?	fındık kırmazlar mıymış?
	imperfective		fındık kırmıyor muymuşum?	fındık kırmıyor muymuşsun?	fındık kırmıyor muymuş?	fındık kırmıyor muymuşuz?	fındık kırmıyor muymuşsunuz?	fındık kırmıyorlar mıymış?
conditional	simple		fındık kırmasam mı?	fındık kırmasan mı?	fındık kırmasa mı?	fındık kırmasak mı?	fındık kırmasanız mı?	fındık kırmasalar mı?
	perfective		fındık kırmasa mıydım?	fındık kırmasa mıydın?	fındık kırmasa mıydı?	fındık kırmasa mıydık?	fındık kırmasa mıydınız?	fındık kırmasalar mıydı?
progressive			fındık kırmamakta mıyım?	fındık kırmamakta mısın?	fındık kırmamakta mı?	fındık kırmamakta mıyız?	fındık kırmamakta mısınız?	fındık kırmamaktalar mı?
necessitative			fındık kırmamalı mıyım?	fındık kırmamalı mısın?	fındık kırmamalı mı?	fındık kırmamalı mıyız?	fındık kırmamalı mısınız?	fındık kırmamalılar mı?