tuzcu

Turkish

Etymology

From Ottoman Turkish طوزجی (tuzcu, “salt merchant”), equivalent to tuz (“salt”) +‎ -cu.

Noun

tuzcu (definite accusative tuzcuyu, plural tuzcular)

1. salt merchant, a person who produces or sells salt

Declension

Inflection
Nominative	tuzcu
Definite accusative	tuzcuyu
	Singular	Plural
Nominative	tuzcu	tuzcular
Definite accusative	tuzcuyu	tuzcuları
Dative	tuzcuya	tuzculara
Locative	tuzcuda	tuzcularda
Ablative	tuzcudan	tuzculardan
Genitive	tuzcunun	tuzcuların
Possessive forms Nominative Singular Plural 1st singular tuzcum tuzcularım 2nd singular tuzcun tuzcuların 3rd singular tuzcusu tuzcuları 1st plural tuzcumuz tuzcularımız 2nd plural tuzcunuz tuzcularınız 3rd plural tuzcuları tuzcuları Definite accusative Singular Plural 1st singular tuzcumu tuzcularımı 2nd singular tuzcunu tuzcularını 3rd singular tuzcusunu tuzcularını 1st plural tuzcumuzu tuzcularımızı 2nd plural tuzcunuzu tuzcularınızı 3rd plural tuzcularını tuzcularını Dative Singular Plural 1st singular tuzcuma tuzcularıma 2nd singular tuzcuna tuzcularına 3rd singular tuzcusuna tuzcularına 1st plural tuzcumuza tuzcularımıza 2nd plural tuzcunuza tuzcularınıza 3rd plural tuzcularına tuzcularına Locative Singular Plural 1st singular tuzcumda tuzcularımda 2nd singular tuzcunda tuzcularında 3rd singular tuzcusunda tuzcularında 1st plural tuzcumuzda tuzcularımızda 2nd plural tuzcunuzda tuzcularınızda 3rd plural tuzcularında tuzcularında Ablative Singular Plural 1st singular tuzcumdan tuzcularımdan 2nd singular tuzcundan tuzcularından 3rd singular tuzcusundan tuzcularından 1st plural tuzcumuzdan tuzcularımızdan 2nd plural tuzcunuzdan tuzcularınızdan 3rd plural tuzcularından tuzcularından Genitive Singular Plural 1st singular tuzcumun tuzcularımın 2nd singular tuzcunun tuzcularının 3rd singular tuzcusunun tuzcularının 1st plural tuzcumuzun tuzcularımızın 2nd plural tuzcunuzun tuzcularınızın 3rd plural tuzcularının tuzcularının

Further reading

• Çağbayır, Yaşar (2007) “tuzcu”, in Ötüken Türkçe Sözlük (in Turkish), volume 1, Istanbul: Ötüken Neşriyat, page 4930